SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 5068 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا سُهَيْلٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ إِذَا أَصْبَحَ اللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ وَإِذَا أَمْسَى قَالَ اللَّهُمَّ بِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ

 

Ebu Hureyre r.a.'den (rivayet edildiğine göre)

 

Nebi (s.a.v.) sabaha çıkınca: "Allahumme bike emseynâ ve bike nahyâ ve bike Nemû-tü ve ileyke'nnüşûr

 

Meali:

-------------

 (: Allahım senin hıfz ve himayenle sabaha çıktık. Akşama da seninle çıktık, seninle yaşıyoruz seninle öleceğiz, ölümden sonra kalkış sanadır)"

-------------

 

diye dua edermiş. Akşama çıkınca da:

 

"Allahumme bike emseyna ve bike nahyâ ve bike nemûtü ve ileyke nnüşûr

Meali:

-----------

(Allah'ım seninle akşamladık, seninle yaşar, seninle ölürüz. Senin (iznin)le ölürüz. Ölümden sonra kalkış da sanadır" diye dua edermiş.

 

 

İzah:

Tirmizî, Deavât

 

Hayata gelen her canlının hayatı iki kısma ayrılır:

 

1. Dünya hayatı 

 

2. Ahiret hayatı

 

Dünya hayatı da, iki safhadan oluşur:

 

1. Uyku hali,

 

2. Uyanıklık hali.

 

Netice itibariyle bütün bu durumlar, hep mutlak kudretin emir ve ira­desiyle vücut bulur. Sabahın aydın ve uyanık durumuna giren insan o gün başına ne işler geleceğini bilemez ve günlük kaderini çizemez. Akşam olup gece karanlığına giren kimse de şuursuz ve herşeyden habersiz ola­rak uykuya yatınca sağlam olarak sabaha çıkacağını kestiremez. Yaşadık­ça da dert ve musibetlerden sıyrılamaz ve akıbet ölümün pençesine teslim olur.

 

Bütün bu haller karşısında mü'min kula düşen vazife, hayatında ilâhi emirlere ilişkin görevlerini bilerek yapmak ve tam bir teslimiyet içinde akşam ve sabah Allah'a iltica edip Nebi (s.a.v.)'in okumuş oldukları duaları okumaktır. Bu dualarda geçen ifadeler yüce Allah'a karşı kulun acizliğini ve tevekkül ve teslimiyet ihtiyacını itiraftan başka birşey değil­dir.

 

Bu itibarla samimi ve şuurlu bir müslümanın bu gibi duaları ezberleyip kendine vird edinmesi son derece lüzumlu ve kaçınılmaz bir görevdir.